Ekosistem Dostu Kalkınma

Gezegenimizin toplam 9 sınırı bulunurken, 2023 yılı itibarıyla bu sınırların 6’sını aşmış durumdayız^[1]. Bu sınırların aşılması zaman içerisinde ekosistem üzerinde geri döndürülemez etkilere sebep olurken, gezegenimizin üzerindeki baskıyı azaltmamız gerektiğine işaret ediyor. Önümüzdeki 10 yılı kapsayan uzun vadeli küresel risklerin başında da aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü, dünya sistemlerinde kritik değişiklikler ve doğal kaynak yetersizlikleri geliyor^[2]. Gezegen sınırlarımızı koruyarak bu riskler ile başa çıkabilmek ise ancak ekosistem dostu kalkınma ile mümkün.

2023 Gezegen Sınırları

Kaynak: Stockholm Resilience Center, TSKB Ekonomik Araştırmalar

Ekosistem dostu kalkınma emisyon azaltımından enerji sistemlerinin dönüşümüne, hava kirliliğinden su ve toprak kalitesine kadar geniş bir yelpazeyi ele alıyor. Bu doğrultuda ülkelerin net sıfır hedefleri doğrultusunda emisyonlarını enerji sektörü öncülüğünde azaltması gerekiyor. Enerji sektörünün öncülüğünün ise temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaşmasına ve verimliliğin artmasına bağlı olduğu görülüyor. Ekosistem dostu kalkınma mevcut dönüşüm ihtiyacının ötesinde hava kirliliği, aşırı sıcaklar ve su stresi gibi riskleri dikkate almayı gerektiriyor. Tüm bu riskler toplum sağlığına ve ekosisteme olan etkilerinin yanında iş gücüne ve eğitime katılıma, gıda güvencesine, enflasyon ve büyüme gibi makroekonomik göstergelere yansıyor. Tüm bunlarla ile başa çıkmak ise koruma perspektifinin bir adım ilerisine geçen onarıcı tarım ile birlikte biyoçeşitlilik, döngüsel ekonomi, enerji verimliliği  gibi temaları kalkınmanın odağına alınmasını mecbur kılıyor.

Sigorta sektörü ekosistem dostu kalkınmanın katalizörü olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Sektörün mevcut pratiklerini ekosistem dostu kalkınma perspektifi ile bir araya getirerek konuyu iletişimde olduğu tüm aktörlerin gündeminde tutma olanağı bulunuyor. Sektör, müştelerinin ekosistem dostu kalkınmanın karşısındaki risklere yönelik emisyon takip ve raporlamaları yapmalarını sağlayarak geçiş risklerine uyum sağlamalarını kolaylaştırıyor. Yenilikçi sigorta ürünlerinin geliştirilmesi de gezegenimizin değişen ihtiyaçlarına yanıt verilmesini sağlıyor. Bu sayede hem sigorta sektörü hem de sigorta sektörüne ihtiyaç duyan tüm diğer sektörler karşı karşıya olduğumuz geçiş risklerine karşı daha dayanıklı hale geliyor.